stand in

  1. iştirak etmek, ortak olmak.
    stand in awe of: korkmak, bir kimseye karşı korku ile karışık saygı
    duymak,
    stand in for: yerine geçmek, vekâleten görevini yapmak,
    stand in with: araları iyi olmak, uyuşmak, anlaşmak.
birine karşı durmak, arzusuna set çekmek/karşı gelmek.
birini önlemek Verb
birine engel olmak Verb
birinin önünü kesmek Verb
birini engellemek Verb
ticaret fuarında pavyon
tehlikeli durumda olmak Verb
bir kimseye karşı korkuyla karışık saygı duymak Verb
korkmak Verb
bakakalmak Verb
biriyle rekabet halinde olmak Verb
mektuplaşmak Verb
doktor bakımında
yanılgıda olmak Verb
vekâleten görevini yapmak Verb
birinin görevini yerine getirmek Verb
birinin yerine geçmek Verb
birinin yokluğunu telafi etmek Verb
birinin yerine bakmak Verb
herkes tarafından görülmek Verb
(müşkül bir anda) birine yararlı olmak, yardımı/faydası dokunmak, işe yaramak.
kovulmaktan büyük endişe duymak Verb
sıranın kendisine gelmesini beklemek Verb
kuyruk oluşturmak Verb
sırada beklemek Verb
kuyruğa girmek Verb
sıraya girmek Verb
yardıma muhtaç olmak Verb
birinin yerinde olmak Verb
eski alışkanlıklara bağlı kalmak Verb
sözde muhalefet yapmak Verb
ön sırada bulunmak Verb
ön planda olmak Verb
biri adına takrir vermek Verb
(önerge) biri adına verilmiş olmak Verb
önünü almak Verb
yoluna çıkmak Verb
engel olmak Verb
yolunu kesmek Verb
engellemek Verb
önünü kesmek Verb
önlemek Verb
adalete engel olmak Verb
araları iyi olmak Verb
birinin gözünde itibarlı olmak Verb
gruplaşmak Verb
otobüste bütün yol boyunca ayakta gitmek Verb
dönüşümlü olarak yeniden seçim için aday olmak Verb
meşru olmak Verb
kanunen haklı olmak Verb
birinin gözünde yüksek saygınlığı olmak Verb
birisinin gözünde olmak, bir kimse yanında itibarı yüksek olmak.
faydalı olmak Verb
yararlı olmak Verb
benzer, dublör, hazırlık esnasında veya tehlikeli sahne çevriminde bir artistin yerini alan kimse. Noun
nüfuzlu/gözde mevki. Noun
nüfuz, piston. Noun